Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi

Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. 

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin

HAZRET-İ MEVLÂNÂ'NIN HAYATI
 


Mevlânâ'nın asıl adı Muhammed Celaleddîn'dir. Mevlânâ ve Rûmî de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz manasına gelen Mevlânâ ismi O'na daha pek genç iken Konya'da ders okutmaya başladığı tarihlerde verilir. Bu ismi, Şemseddîn-i Tebrîzi ve Sultan Veled'den itibaren Mevlânâ'yı sevenler kullanmış, adeta adı yerine sembol olmuştur. Rûmî, Anadolu demektir. Mevlânâ'nın, Rûmî diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyâr-ı Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır.

Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil

MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-İ RÛMÎ'NİN ESERLERİ
 


İslâm dünyasının yetiştirdiği en önemli mütefekkir ve mutasavvıflardan biri olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (1207-1273), çalkantılı bir asırda yetişmiş; ailesi, o zamanlar henüz sükûnetini yitirmemiş olan Anadolu'ya göç ederek Selçuklu başkenti Konya'yı yurt edinmiştir. Çok iyi bir eğitim görmüş ve tasavvuf terbiyesi almış olan Mevlânâ, özellikle Şems-i Tebrîzî ile buluşmasından sonraki hayatı, fikirleri ve getirdiği yeniliklerle tarih boyunca pek çok kimseyi etkilemiş, müslüman toplumların kültür hayatlarında derin izler bırakmıştır. Bugün Doğu'da ve Batı'da O'na ve eserlerine duyulan ilgi her geçen gün sür'atle artmakta ve geniş kitleleri içine almaktadır.

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

 HAZRETİ MEVLÂNÂ'NIN DOSTLARI

Büyük veliler güneş manzumesine benzerler; onlar birer güneş gibi etrafa ışık saçarak karanlıkları aydınlatırlar. Etrafında bulunanlar da onların uyduları gibidir.

İşte Hazreti Mevlâna'nın etrafında bulunan o büyük insanlar adeta güneşin etrafındaki uydular gibi O'nu tamamlamakta, O'ndan aldıkları ışıkları da etraflarına saçmakta, bilgisizlik karanlığını aydınlatmaktadırlar. Bu bakımdan Hazreti Mevlâna'yı mütalaa ederken O'nun etrafında bulunan o büyük insanları da ilahi birer uydu olarak kabul etmek, onların da görüşlerinden, fikirlerinden yararlanmak gerekmektedir.

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

MEVLEVÎLİK

 

I. Kuruluş Dönemi

Hz. Mevlâna’nın döneminde kendi ve medresesi etrafında toplanan müritler vardı. Bunlar herhangi bir tarîkat usulüne bağlı olmadan derslere ve sohbetlere dâhil oluyorlardı. Ancak bu dönemlerde Hz. Mevlâna’ya gelip intisap etmek isteyenlerin “çehâr darb” tabir edilen saç, bıyık, sakal ve kaşlarından küçük bir miktarda kıl kesiliyor ve böylece intisapları gerçekleşmiş oluyordu. Bu olayın Şems-i Tebrizî ile karşılaşmasından, 1244 yılı öncesi olduğu kaydedilmektedir (Gölpınarlı: s. 164). Ayrıca Hz. Mevlâna’nın bazı yetişmiş müritlerine şecere yazıp bazı bölgelere göndermesi, o dönemde Mevlevîlik Tarîkatının temellerinin atıldığına dâir işaretler olarak kabul edilmektedir. Ancak bu yaygın olmayıp istisnaî olarak gerçekleşen bir usuldü ve aslında Mevlâna’nın teşkilatlanma gibi bir düşüncesi de hiç yoktu (Lewis: s. 469). Gölpınarlı’nın çehâr darb usulünün Kalenderî bir gelenek olduğunu vurgulayıp Mevlevîliğin temellerinin bu tarîkata dayanabileceğini söylemesi veya bu tarîkatın Melamî-meşrep usulünü de benimsemiş olduğunu vurgulaması herhalde tartışmaya açık olsa gerektir (Mevlâna’dan

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

MEVLEVİLİK VE SEMÂ

 

"Şu halde Semâ aşıkların gıdasıdır

Çünkü Semâda Tanrı ile buluşma hayali vardır." (Hz. Mevlânâ)

Hz. Mevlânâ'nın Hakk'a yürüyüşünden sonra oğlu Sultan Veled ve dostları tarafından 13. yüzyılın sonlarında tesis edilen Mevlevilik, sadece Anadolu'da değil Balkanlar'da, Asya'da, Afrika'da ve Arap Yarımadası'ndaki insanları da yüzyıllarca aydınlatan ve hâlâ da aydınlatmaya devam eden bir 'olgun insan' yetiştirme yolu olmuştur.

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

MEVLEVÎLİKTE SEYR-I SULÛK (Mevlevîlik Terbiyesi)

 

Gönüller Sultânı Hz. Mevlânâ, 30 Eylül 1207 (6 Rebîü'l-evvel 604) tarihinde döneminin ilim, kültür ve sanat merkezlerinden biri olan ve bugün Afganistan sınırları içinde bulunan Belh'te dünyaya gelir.

Babası devrinin tanınmış âlimlerinden olmakla "Sultânü'l-Ulemâ" (âlimler sultanı) olarak anılan Bahâeddin Veled, annesi Mümine Hâtun'dur.