Tüm dünya çocukları
Haklarını bilmeli
Korunmalı özenle
Çocuk hakları gözetilmeli
Hazan mevsimiyle aşksın
İlkbahara dönsün yüzün
Sevgiye susamış gönlün
Şöyle dünyaya el salla
yalın ayak başı kabak
öte yandan bağrı açık
pırlanta gibiydi yürek
titrer dururken ürkekçe
Sevgilim üzülme gönlümü verdim
Naz edişindeki endamına yandım
Güllerden güzeldin sana vuruldum
Aşk bahçen gönlümdür seninle güzel
Yalvarma sakın boşuna
Kader gülmez artık sana
Yeter zulmün çaresizim
Zalime düşte gör sevdam
Nedir çektiğim elinden
Feryat figan etsem senden
Yüzüm gülmez oldu desem
Zalime düşte gör sevdam
HADİ SEN DE
Yazmak, çizmek gelmiyor içimden
Düşüncelerime gem vurulmuş derinden
Bir kopyadan ibaretse şu hayat müsvedde
Arasına karbon kağıdı koymasan da
Haberleri dinlemek istemiyorum artık
Vatana sevdalı yürekse iç burkuluşlar çok
Ne var ki hainlikten, zalimlikten bıktık, usandık
Dar geliyor yerin üstünden kabre giden yol da
Feleğin çemberinden geçen,
Sanırsın balla arı gibiydik
Özümde çiçektin açan,
Dünyalar dar gelmezdi tek
Belki konardın yüreğimin ortasına
Madem ki sevdiğini söyleyecektin!
Bir ömür boyunca,
Söylemeye neden cesaret edemedin?
Sevdiğine mi?
Sensiz geçen ömre mi, yanayım?
Söyle söyle Allah aşkına!
Ben sana mı?
Şu zifir gecede yine misafirinim ey gönül
Ne boranlar ne fırtınalar koptu yüreğimde
Boyun eğmedim, diz çökmedim toprağında
Sevda türkülerinin üstüne az ağıt yakmadık
Usanmadık ayazında, pes etmedik azabında
Sevda şerbeti ılık ılık aktı içimize
Tadını aldık keyiflendik, alamadık hüzünlendik
Aşka inandık, terk edilmiş iklimlerde
Sevdanın ne başını bulabildik,
Ne de sondu mahşer-i vuslata tutkumuz
Yakamozda bir bir söndürüldü aşk ışıklarımız...
Sen terk ettin ben senden hiç vazgeçmedim ey gönül
Ey çocuk
Mavi gözlerinde boncuk
Denizde toprak kokusu var
Yaradan’a her seferinde binlerce şükür
Koş kırlarda bahçelerde parklarda gündüz
Düşüncelere dalma yaşın erken biraz
Sen elma şekerine düşlerini bandır
Topla sokaktan oyunla sobelemeleri
Elbet sende büyüyeceksin bir gün ileri
Dağ dağ olduk savrulduk
Kor alev ateşlerde kavrulduk
Yediden yetmişe kahrolduk
Yıkıldı can evimize düştü yiğitler
Madendi taştı yer altında kömürdü
Yitip giden ancak onca ömürdü
Söyleyin bu acıya hangi yürek dayanır…
Ne kader, ne de ecelsin sevdiceğim
Seni olduğunca seviyorum aşkımsın
Bilirsin ki yalnızca senle öleceğim
Ses ver ki dudağın gönlüme değsin
Kuytu köşelerimde bile tek sen varsın
Üşümesin yazlarım, kışlarımda ilkbaharımsın
Yakamozlar aşkla gönül bahçeme dolsun
Ses ver ki dudağın gönlüme değsin
sevgi kalp ile özünde
ekmeğini taştan çıkardın
bir gün yüzü görmedin
elini öpmek isterim
o benim babam
Seni kimden sorayım ki neremdesin ey vatan
Aç sineni göğsüne dolup taşsın ilim irfan
Cihan yıkılsa uyanmaz mı nefsin
Yerinden kalkmayan dağlar oldun sen
Boşandı gözümden yaşlar Kızılırmak misali
Bütün soluklar kesildi tükendi bak nefesim
Hangi viran şehri eşsen kara toprak renginde
Al bayrağı siper etmişim yedi düvele karşı
kanadı kırık yüreği yanık kırlangıcım
tek kanadımla inan ki uçamıyorum
özgürlüğe yelken açamıyorum
bütün kırlangıçlardan farkım
söylemeye utanıyorum
tek kanatlı kırlangıcım
Damarımda dolaştırdığım kanım kadar
Tek sevda yüküysen benimsediğim
Bayraklaşmışken dalga dalga arşa değer
Vatansa yüreğim ulusumla her daim
Soluk alıyorsa ciğerlerim onunla beyin
Tarihim şerefim yaşıyorsam an ve an
Yaradan’a kadar en derinden bağlıysam
Vatansa yüreğim cennettir bahçelerin
Yıl 1915
Conkbayırı’nda
Nefes nefese kalmış zaman
Kurşun sıkılmış tarihin derinliklerine
Büyük bir komutan gözleri nefer
Kırbacını şaklatmış bu sefer
O tarih ki yazıyor zafer