Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Anadolu'da askerin eline kına yakılması bir gelenek haline geldi. Anadolu kentlerindeki bu geleneğe göre 'kına' olayının hikayesi şöyle:

Üsteğmem Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla sohbet ediyor, 'Nerelisin?' gibi sorular soruyordu.

Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı. Yanına çağırdı ve merakla sordu:

- " Adın ne senin evladım?" dedi.

- " Ali, komutanım" dedi.

- " Nerelisin?"

" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..."

- " Peki evladım,bu kafanın nhali ne? Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"

- " Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum."

- " Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisn Kınalı Ali."

O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu. Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, açındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı.

Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa süred e hepsinin sevgisini kazandı.

Birgün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.

" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"

Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi. " Sen söyle biz yazalım" dediler. Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu.

" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin." Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki

herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söylediktan sonar. Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir" tümcesi ile bitiriyordu.

Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek mektubun sonuna şunları yazdırdı.

" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken

sakın kına yakma şaçına. Burda onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."

Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle ükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer birer, sonraları beşer beşer, onar onar şehit oluyorlardı.

Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi.Genç

erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.

Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı A li ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler. Askerlerinin ısrarları üzerine kamutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.

Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye hayır,bile bile ölüme gidiyorlardı. O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu.

Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı.

(Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesi'nde korunmaktadır.)

Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.

" Oğlum Ali, nasılsın, iyi mis in? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı

ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme."

Babası mektupda köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra " şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu. Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası:

" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç işe kına yakarlar;

1- GELİNLİK KIZA, GİTSİN AİLESİNE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE

2- KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DİYE

3- ASKERE GİDEN YİĞİTLERİMİZE, VATANA KURBAN OLSUN DİYE....

Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun"

Yorum Yapabilmek için Siteye Kayıt olmanız gereklidir.

Siteye Kayıt için Tıklayınız.