Ö N Y A R G I
&Hüseyin Tuztaş&
Ön yargı, bir insanın diğer insanlar hakkın da hiç bir araştırma yapmadan, ona kendisini ifade etme hakkı tanımadan onun hakkında yargıya varmadır. Ön yargılarımızın temelini bazen ideolojik fikirler , bazen dinsel tercihler , bazen yaşam tarzı, hatta bulundukları konumlar oluşturabilir. Toplumda kişilerle ilişkilerimizi farkında olmadan bir çok ön yargılar belirler. Çoğu zaman ön yargılarımız ile mantığımız arasında çatışır dururuz.
Ön yargılar öylesine gelişmiş ve öylesine yerleşmiştir ki bunun bilimsel tanımlamaları da yapılmıştır. Kriminoloji bu ilimlerden birisidir. Kriminolojide suçluların şuç işleme eğilimleri incelenirken suça yatkınlığı sınıflandırılmış, insanların fiziki yapılarına göre suç işleme eğilimleri irdelenmiştir. Hatta hangi fiziki yapıda (boy, kilo, vs gibi) hangi suçlara yatkın olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. Bilim ile bir takım ön yargılar oluşturmak, bazı tipleri baştan suça meyilli kabul ederek , onları yaradılıştan gelen fiziki yapılarını kendileri aleyhine bir durummuş gibi göstermek ne derece bilimsel olabilir sizlerin taktirine bırakıyorum. Ancak şu bir gerçektir ki kriminolojik tanımlamalara inan insanlarda da bir çok ön yargı oluşacağı bir gerçektir.
Mutlaka insanlar yaşadığı şeylerden edindiği tecrübeler olacaktır. Bu tecrübeler ise hayatının anahtarı olacaktır. Ancak oluşan bu yargıları fazlaca da genelleştirmemek gerekir.
Aslına bakılırsa ön yargılar insan ilişkilerini olumsuz etkileyen psikolojik bir vakıadır. Ön yargıyı irdelediğimizde şu sonuçları elde edebiliriz. Ön yargı karşıdaki insanlarla diyalog kurma ihtiyacını baştan yok etmektedir. Bunun sonucu olarak da insan kendi ön yargılarının oluşturduğu doğruları ile kendisine bir kalkan oluşturarak bu alanına sızmalara izin vermeyecektir. Çoğu zaman oluşturduğu kendi gerçeklerinin yerle bir edilmesinden korkan insanlar bu ön yargılarına sığınmaktadır.
Toplumumuzda insanların oluşturduğu ortak ön yargılar çoğu zaman kamplaşmaları da tetikler. Ön yargıların en katılarını ideolojik ve dinsel ön yargılar olarak belirleyebiliriz. Ön yargıları olumlu ön yargılar ve olumsuz ön yargılar olarak ikiye ayırmak mümkündür. Kendi düşüncemizde kendi yaşantı tarzımıza yakın ve hayat felsefesi bizimle uyumlu olan kişilere karşı oluşturduğumuz ön yargılar olumludur. Bu ön yargılarımız sayesinde kendimize yakın hissettiğimiz kişileri sorgulama, davranış şekillerini mantık süzgecinden geçirme gereğini duymayız. Bu insanları eleştirmek çoğu zaman adeta ön yargılarımızı eleştirmek demektir ki bu bizce kabul edilemez. Bu durum ise toplumda diğer insanlar ile sağlıklı ilişki kurmamızı güçleştirir. Aynı şekilde düşünen aynı şekilde yaşayan aynı şekilde hayat felsefesine inan insanlar birbirlerinin söylediğini tekrarlayarak tatmin olurlar farklı görüş ve düşüncelere kapalıdırlar.
Bir de olumsuz ön yargılar vardır. Bu tür ön yargılar çok tehlikelidir. Olumsuz ön yargılar bazen çok basit gerekçelere ve nedenlere dayanabilir. Örneğin giyiniş şekli, saçını kestiriş biçimi , bıyıklı bıyıksız oluşu, bıyıklı ise bıyık şekli , dinlediği sanatçı , tuttuğu takım vs. Bu örnekleri uzatıp gidebiliriz. İşin ilginç yanı basit gerekçelerle oluşturduğumuz ön yargılarımızı bırakın kabullenmeyi kendimizden bile gizlediğimiz olur. Ön yargılar ile insanlar etrafına öyle duvarlar örer ki ne kendisi bu duvarı aşarak ön yargılı olduğu kişilere ulaşabilir ne de o kişilerin kendisine ulaşmasına izin verir. Bunun sonucu labirentler arasında dolaşan aynı havayı teneffüs eden aynı ortamı paylaşan insanlar birbirlerini görmezler ,birbirlerini dinlemezler . Bu durum ise sağlıklı bir toplum oluşmasını engeller. Oysa olması gereken mümkün olduğu kadar ön yargılardan kurtulmak, ön yargılar ile etrafımıza ördüğümüz duvarları kaldırarak insanların bizi anlamasını ve bizim de onları anlamamıza imkan sağlamak gerekir. Bir deyiş vardır : “İnsanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa” . Bir insan hakkında araştırma yapmak , tereddüt ettiğimiz noktalarda mutlaka ona kulak vermek ve ondan sonra yargıya varmak en güzel olanıdır.
Ön yargılı olmadan objektif değerlendirme yapabilmek bir erdemdir. Maalesef bu erdemse her insan da olan bir şey değildir. O açıdan ön yargıları ortadan kaldırmak çok zordur. Einstein dediği gibi "İnsanların ön yargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur."
Hüseyin Tuztaş