Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Takıye' kelimesinin gerçek anlamı; 'Başın terini alması için, fes ve kulah gibi diğer bir başlığın altına giyilen, ince bezden yapılmış, kenarı ince oyalı hafif bir başlık. (Takke)' (Kamus-ı Türki. Sayfa 1294). Ama bildiğiniz gibi, bu kelime son yıllar da siyaset literatürümüze çok farklı bir anlamda girdi.Takiye, kişinin gerçek kişiliği,düşüncesi ve yaşantısını gizleyerek farklı düşüncede,kişilikte ve yaşantı tarzını seçmiş gibi görünmedir. Kısaca sı takiye aldatma kandırma olduğundan farklı gösterme davranışıdır.

Bu kavram zaman zaman Türkiye nin gündeminde yer alan bir kavram oldu.

Ülkemizde oldum olası anlamını tam olarak bilmediğimiz ancak üzerine tüm güzellikleri yada çirkinlikleri yüklediğimiz kavramları çok severiz. İşte takiye de o kavramlardan birisidir.

Bu kavramı Türkiye ilk defa siyasetçilerimizden duydu. Siyasetçiler rakiplerini bu kavramla suçladılar. Onun arkasından da değişti mi değişmedi mi yoksa gelişti mi tartışmaları yapıldı. Biz burada olayın siyasetçi boyutunu tartışacak değiliz. Bu iş siyasetçilerin işi..

Ancak her farklı davranış sergileyen,her önceki fikir ve düşünceden farklı davranışlar sergileyen insanları takiye yapıyor diye suçlamak tabi ki mümkün değildir. İnsanlar gerçekten zamanla kendisini geliştirebilir. Bu gelişmenin sonucu da daha önceki ak dediğine kara ,kara dediğine ak diyebilir. Bu durum insanın doğasında vardır. Bu gelişim ve değişim olmasaydı insanları tek düze bir yaşam sürdürüyor bulurduk. Ancak değişimin mutlaka bir gerekçesi vardır. Çoğu zamanda çevre ve toplum tarafından kabul görmez. Ancak değişimi kabul etmemek bazen yanlışta ısrar etmek anlamına gelebilir. Bu da insana özgü sağlıklı bir davranış olmasa gerekir.

Aslında önemli olan değişimin olması değil değişimin iç dünyasına yansımış olmasıdır. Eğer ki iç dünyasında oluşan düşünce ve yaşantı biçimine parelel bir hareket tarzı sergilemiyorsa işte orda takiyeden bahsediriz. Bu davranış bir kandırmacadır bir aldatmacadır. Pek tabidir ki ahlaki olduğu da söylenemez.

Takiye her ne kadar siyasi rekabet ortamında gündeme gelmiş olsa da benim tespitim toplumumuzun her katmanında bunu yaşamaktayız.

Takiye davranış biçimi sadece Türkiye de yaşandığını zannetmek son derece yanlıştır. Baskıcı toplumların hemen hepsinde yaygındır. Bu baskı devlet merkezli olabileceği gibi aile,çevre,iş çevresi gibi olabilmektedir. Baskı ortamında olan insanlar baskı oluşturan güce karşı onun istediği davranış biçimini benimsemiş davranmakta kendi karakter yapısını ve düşüncesini gizlemektedir.Bu tür davranış ise takiye den başka değildir.

Takiye sadece baskıcı ortamda doğmaz. Bir başka çıkış sebebi menfaat temini, mevcudu koruma, özellikle kişileri yanıltmak amacı ile çıkabilir.

Takiyeyi biraz daha somutlaştıracak olursak bir flört ilişkisinde bile doğabilir. Bir istatistik yapılmış ve oran olarak flört sonucu evlenen eşler arasında boşanma oranı daha fazla çıkmıştı. Ben bunu bir pisikolog arkadaşa sormuştum aldığım cevap beni çok şaşırtmıştı. Arkadaşımın olayı izahı aynen şöyleydi: “ Kişiler flört ilişkisi sırasında kamuflajlıdır. Yani çoğu zaman gerçek kişiliklerinden farklı kişilik sergilerler. Flörtte karşı tarafın beğenisini kazanmaya yönelik davranış biçimi sergilenir. Ancak evlilikten sonra kamuflajlarını çıkartıp gerçek kişilikler ortaya çıktığında iki gerçek kişiliklerin uyuşmama durumu karşısında doğal olarak boşanma gelir.”

Bu anlatılan somut bir vakıadır. Takiyeyi hemen hemen her ortamda görmek mümkündür. Basit bir arkadaşlık çevresinden tutunda bir işçinin patronuna karşı, bir memurun amirine karşı, tek tip insan davranışı isteyen devlete karşı takiyeyi görmek mümkündür.

En enterasanı başkalarının takiyesinden bahsederken kendi takiyemizi gizlemeye çalışırız. Bizim dilimizin ucuna kadar gelen sözcükleri yuttuğumuz, inanmadığımız bir şeye inanıyor göründüğümüz, inandığımızı yaşamadığımız, kendi kendimizle çeliştiğimiz anları düşündüğümüzde takiye ne kadar yaygın bir hastalık olduğunu hemen görebiliriz. Ancak şu da bir gerçektir ki insanlar çoğu zaman bu duruma zorlanmaktadır.

Takiye yoğun yaşanmaya başladığında çoğu zaman gerçek kişilik kaybolur yerine zorlama kişilik doğar. Daha doğrusunu söylemek gerekirse ortada kişilik kalmaz.

Şunu belirtmekte fayda vardır. Maskelerinde bir ömrü vardır. Zamanla maskeler eskiyip gerçekler göründüğünde takiye yapanların hali nice olacak düşünmek gerekir.

Gönül ister ki insanlar ya olduğu gibi görünse yada göründüğü gibi olsa hayat ne kadar anlaşılır olurdu değilmi?

Hüseyin Tuztaş

Yorum Yapabilmek için Siteye Kayıt olmanız gereklidir.

Siteye Kayıt için Tıklayınız.