Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Adam şehrin havasından bunalmıştı. Egsoz dumanına bulanmış bir hava, caddelerde sokaklarda arabalardan oluşan metal yoğunluğu, beton duvarlar, asfalt yollar ve gürültü… Kendini kırlara atmak, toprağa dokunmak ve rahatlamak istiyordu.

Bir Pazar günü insanlardan uzak tenha ormana gitti.

Çimenlere uzandı. Rengârenk açmış çiçeklere baktı. Daha önce bir ağaçtan hayat dersi almıştı. Düşündü acaba çiçekler de insana ders verebilirler miydi? Verseler nasıl olurdu?

Birden çiçek dile geldi. “Ağaç hayat dersi verdiyse bende sana 10 derste ahlak dersi verebilirim.”


Adam, sadece kirli fiziksel çevreden değil kirli sosyal çevreden de bunalmıştı. Erdemden ziyade çıkara, doğrudan ziyade yalana, alçak gönüllülükten ziyade kibre meyleden insanların arasında güvensizlik, huzursuzluk ve değersizlik hissi yaşıyordu. Sanki iyi insanlar hep beyaz atlara binip gitmişlerdi. Şimdi sadece dini menkıbelerde okuduğu nur yüzlü bilge adam yerine bir çiçek onu aydınlatacaktı. Gerçek hayatta arayıp bulamadığı erdem ve bilgeliği bir çiçek anlatacaktı.


“Bunu o kadar içtenlikle istiyorum ki tüm kalbimle, zihnimle seni dinleyip sonrada hayatımda anlattıklarını yaşamak isterim” dedi.

“Çiçek nasıl benden insanın şifa kaynağı bal çıkıyorsa şimdi de yürek şifası erdemli olmanın yollarını sana sunacağım” dedi. Tek tek saymaya başladı:

1-Çiçek insanlar arasında sevgiyi hatırlatır. Sevgiyi ifade etmek için insanlar birbirlerine çiçek sunar. Erdemin en önemli kaynağı da sevgidir. İçinde sevgi yoksa insan olamazsın. Dağı taşı, ağacı çiçeği, böceği, insanı seveceksin. Sevgi insanda ilahi bir duygudur.

2-Erdem verici olmaktır. Karşılık düşünmemektir. Bak biz arılara özümüzden veririz. Kuşlara şerbet veririz. Doğaya güzellik ve güzel koku veririz. Bunu verirken hiçbir ayrım yapmayız. Tüm canlılara verir ve hiç karşılık beklemeyiz. İnsanlar bizim karşılıksız vermemizden öyle etkilenir ki sonra bizi koparırlar ya da canlı olarak birbirlerine verirler.

3-Çiçek güler yüzün de simgesidir. Erdemin bir görüntüsü de güler yüzdür. Güler yüz iyi kalpliliğin işaretidir. İnsanlar gülen bir yüzle kötülük edebilirler mi? İçlerine kötülüğü suratlarına mendeburluğu eklemeden yapmazlar. Güler yüz karşılaştığı diğer insanları da kendine benzetir. Gülümseme yüzden yüze dolaşarak, erdemin çiçek tozu gibi dağılmasını sağlar.

4-Çiçeklerin şahı olan gül, güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Hz. Muhammed Mustafa’yı hatırlatır. Onu bilen ona dayanan erdemin yolunu zaten bulmuştur.

5-Çiçek yaşarken yaşamanın güzelliğini, solarak hayatın faniliğini gösterir. İnsanı erdemden uzaklaştıran bir neden de insanın hayatı sonsuz sanmasıdır. Azgınlıkların, zalimliklerin diktatörlüklerin altında bu duygu yatar. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya bağlanmak. Oysa çiçek solarak faniliği insana hatırlatır ki bir çiçek gibi güzel yaşasın sonra başka aleme geçsin. Erdem hayatın geçiciliğini düşünmekle sahicilik kazanır.

6-Çiçek insana sahteliği değil doğruluğu gösterir. Çiçekler güzelliği, kokusuyla, estetiğiyle, rengiyle bir gerçekliği yansıtır. Çiçeklerde sahtelik olmaz. Biz arıları, böcekleri, kuşları insanları yanıltmayız. Görürler, dokunurlar, zevk alırlar faydalanırlar. İnsanlar sahte çiçekler de üretmiştir. Sahte bir çiçek hiçbir zaman gerçek bir çiçeğin yerini tutamaz. Sahte çiçek üretilmesi insanlardaki sahteliğin çiçeklere bulaştırılmasıdır.

7-Çiçeğin etrafında kötü otlar da bulunur. Aynı şartlar da yaşarız ama bizden güzellik ve fayda sudur eder. Yani bizde çevremize uyalım demeyiz. İnsanlar çevre böyle diye kötü davranışlarına gerekçe ararlar. Oysa çiçekler kötü otlar arasında varlıklarını kimliklerini korurlar çevreyi bahane ederek kötüleşmezler.

8-“Çiçek gibi olmak” deyimi temizliği ve güzelliği anlatır. Erdemli insan da hem ruhen hem de bedenen temiz olmalıdır. Çiçek narinliği hatırlatır. Çiçekten yola çıkarak inceliği, zarafeti öğrenmelisiniz. İyilikleriniz aynı zamanda estetik bir form üzerinde olmalıdır.

9-Çiçek aynı zamanda barışın sağlanmasında rol oynar. Birbirine küsler çiçek sunarak barışırlar. Erdemin bir boyutu da insanın evrendeki her şeyle barış içinde olmasıdır. Uzlaşmayı ve uyumu öğrenemediğinizde erdemi ve insanlığı da öğrenemezsiniz.

10-Biz insanlara güzele bakmayı öğreterek aynı zamanda güzel bakmayı da öğretiriz. Göz güzellikleri gördükçe güzel görmeyi de öğrenecektir. Yüreği ayağa kaldıran güzelliktir. . Onun güzelleşmesini de sağlar. Erdem, güzel bir yürekle güzel bakabilmekten doğar.

Adam çiçeğe baktı. “vay be” dedi içinden, “Bakmasını ve düşünmesini bir bilsek bir çiçek bile insanı insan yapabilirmiş”

Doğanın öğrencisi olmanın keyfi içinde birden aklına Yunus geldi ve Yunus Emre'den bir şiir diline takıldı. “Sordum sarı çiçeğe/Annen baban var mıdır?

Öğrenmek güzeldi, erdemli olmak güzeldi, hayat güzeldi.
(Devam edecek)

                                                     Durdu GÜNEŞ

Yorum Yapabilmek için Siteye Kayıt olmanız gereklidir.

Siteye Kayıt için Tıklayınız.