Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 


           Bu gün misafirlerimi gezdirmek amacı ile Mevlana’yı da ziyaret ettim. Uzun kuyruklar oluşmuştu girişte. Herkes heyecanlı sınava girecek öğrenci gibi idiler. Yerli yabancı herkes oradaydı. Çinliler, Japonlar, İngilizler, almanlar vs. Bayanları başlarına aldıkları eşarpları çevrelerine bakıp onlar gibi örtünmeye özen gösteriyordu. Bunu yaparken kimse onlara bu şekilde davranması için zorlamıyor. Kendi arzuları ile bunu yapıyorlar hatta bunu eğlenceli ve ilginç buldukları her hallerinden belli idi.

           O mübarek insan çağırmıştı. “Kim olursan gel” Bu daveti kimsenin reddetme ya da duymama niyeti yoktu. Herkes o manevi havayı koklamak kendi kişiliğine bir şeyler katmak istiyordu. Çağrıya uymak demek iyiye, güzele, doğruya, insan sevgisine, barışa, hülasa ne kadar iyi ve güzel hasletler varsa topyekûnuna koşmak demekti.

           Sıra yavaş yavaş ilerlemiş içeri girmiştik. Konya’ geleli kaç kez geldim hatırlamıyorum. Ancak yeni ziyaret ediyormuşçasına heyecan ve coşkulu idim. Ağır adımlarla hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan ziyaretimizi yaptık. Fatihamızı okuduk.

           Dışarı çıktığımızda içimiz içimize sığmıyor kendimizi hafiflemiş arınmış hissediyorduk. İnsanlara daha sevecen bakıyorduk. Dünya da ki yapılan kavganın, savaşın, gözyaşının ne kadar gereksiz olduğunu düşünüyorduk. Acaba kötülük düşünenleri, adam öldürenleri, çoluk çocuk demeden insanların üzerine mermi, bomba yağdıranları, terör estirip kardeşini vuranları, bu ortama getirsek pişmanlı duyarlar mı idi? Mutlaka etkilenirlerdi. Keşke o insanları Mevlana’nın bu manevi havasından teneffüs ettirme imkânımız olsaydı.

           Sizlerinde bir gün yolunuz Konya’ya düşerse mutlaka ama mutlaka Mevlana’ya uğrayın göreceksiniz dünyayı başka bir gözle göreceksiniz.

 

Hüseyin Tuztaş

Yorum Yapabilmek için Siteye Kayıt olmanız gereklidir.

Siteye Kayıt için Tıklayınız.